Zaman Bize Oyun Mu Oynuyor ?
Hiç düşündünüz mü tuttuğunuz futbol takım öndeyken neden maç bitmek bilmez ya da yenik durumdayken zaman neden su gibi akıp gider?
Tencere içinde, kaynamasını sabırsızlıkla beklediğiniz su neden bir türlü kaynamaz?
Ya da 30-40 saniye süren bir deprem, neden dakikalarca sürmüş gibi hissedilir?
Ne dersiniz, sizce zaman bize oyun mu oynuyor?

Zaman Bize Oyun Mu Oynuyor? | Sanat Tarihi : Salvador Dali – Belleğin Azmi
Zaman, İnsan Yaşamını ve Davranışını Şekillendirir
Psikolojik Zaman Algısı
Fiziksel olaylar nesnel zamana göre ilerler ancak psikolojik zaman (insanlar onu nasıl tecrübe eder ise) önemli şekillerde farklılık gösterir.
Psikolojik zaman kesikli ve sürekli değildir, doğrusal değildir, durumun içeriğine bağımlıdır ve bir rüyada olduğu gibi geçmişten geleceğe doğru akması gerekmez.
Psikolojik zaman, birçok deneyime yansıyan, kişiye göre farklılık gösterebilen karmaşık bir kavramdır.
Araştırmacılar, zaman algısının dolaylı olarak belirli fizyolojik ve bilinçsel süreçlerle elde edildiğini ve bunun sonucu olarak zaman algımızın yanlış ve kolayca ön yargılı olabileceğini varsaymaktadır.
Zamanın farkındalığı önemli değilse, süre tahmini geriye dönük olacaktır. Dolayısıyla, bilgi işlem yükünün düşük olduğu aralıklarla karşılaştırıldığında, yüksek bilgi işlem yükünün gerekli olduğu aralıklarla daha uzun olacaktır.
Yani zamanın ilgi düzeyi ve önemi yüksek olduğunda, doğrudan zamana ayrılan ilgi, daha uzun süre yaşanacaktır.
İlginizi Çekebilir: Albert Einstein ‘ın Hayatı ve İzafiyet Teorisi
İzlenen Bir Tenceredeki Su Asla Kaynamaz!
Birçok defa başınıza gelmiştir. Kendinize mis gibi bir kahve yapmak istersiniz fakat suyun kaynamak üzere olduğunu düşünerek, başka hiçbir şey ile meşgul olmadan bir an önce kahveyi yapmaya odaklanırsınız ve mutfakta kendinizi suyun -uzun süre- kaynamasını beklerken bulursunuz.
Peki siz suyun kaynamasına odaklandığınız için suyun kaynaması normalden daha uzun mu sürüyor? Elbette hayır! İşte tam da burada psikolojik zaman algısı devreye giriyor. Kişi, su ne zaman kaynar sorusu ile meşgul olmaya başlıyor.
Bu durum, zaman geçtikçe devam eden deneyiminin çok uzun olmasına neden oluyor.
Tenceredeki suyun kaynamasına benzer şekilde, bir arkadaşımızın bir yerde bize katılmasını, oruç tutarken iftar saatini ya da sevmediğiniz bir dersin bitmesini beklerken, sürekli zamanı düşündüğümüz için dikkatimizi ne zaman bu durumların gerçekleşeceğine odaklıyoruz: zamansal ilgi düzeyi çok yüksek olduğu için de zaman bizim için daha yavaş geçiyormuş hissi uyandırıyor.
Depremler Neden Bir Ömür Gibi Uzun Sürer!
Benzer şekilde, bazı araştırmalar insanların, 30-40 saniye aralığında süren depremlerin sürelerini dakikalarca yaşamış gibi hissettiklerini göstermektedir. Bir deprem sırasında zamanın geçişi herkes için oldukça önemlidir; tehdit edici bir olaydır ve insanlar en kısa zamanda sona ermesini ister.
“Ne zaman bitecek?” sorusuna tüm vücudun stresi ile odaklanıldığı için de, dikkatimiz tamamen depremin bitişine odaklı olur ve bu sebepten süre tahminimiz oldukça uzar ve bu da o sürenin psikolojik olarak çok uzun sürmesine neden olur.
Dönüş Yolculukları Neden Daha Kısa Hissedilir?
Yılık izninizi almışsınızdır. Bir an önce kızgın kumlardan, soğuk sulara dalmak fikri zihninizi meşgul eder ve yola çıkarsınız. Yolculuğun bir an önce bitmesine odaklanırsınız ve sürekli “Ne zaman bitecek?” sorusu dikkatinizi çeker ve yol boyunca çekmeye devam eder. Bu yüzden ileriye dönük olan bu süreyi daha uzun olarak deneyimleriz.
Ve maalesef tatil biter. Artık işe dönüş vaktidir. Aklınızda geride bıraktığınız tüm stresler tekrar beliriverir ve artık ileriye dönük olan yolculuğun ne zaman biteceği hiç umurunuzda değildir.
Başlangıç noktasına geri dönmek, tam olarak aynı mesafe olmasına rağmen, çoğu durumda oraya gitmekten daha kısa hissediliyor çünkü zaman artık bizim için o kadar önemli değil ve bu yüzden dikkatimiz çevremizdeki olaylar tarafından yönlendiriliyor veya dikkatimiz dağılıyor.
Sonuç
Peki tüm bunlardan çıkarımımız ne olmalı?
İnsanların zaman algısını kısaltmaları kendi adına bir avantajdır. Eğer insan sıkıcı yaşar ve zamanı tüm odak ve algı noktalarının önüne geçirirse, gerçekleşmesini çok istediği bir şeyi uzun süre beklemek zorunda kalabilir.
Bu yüzden zamanın dikkatini geçici olmayan, ilginç, çekici olaylara yönlendirerek, süre deneyimlerini kısaltmaya çalışmak hepimiz için daha mantıklı olacak ve psikolojik zaman algısını kendimizin yönetmesini sağlayabilmiş olacağız.
Peki bunu yapabilmek kolay mı? Elbette çoğu zaman çok zor. Ama denemeliyiz. Mesela ben şimdiden Euroleage ‘i çok özledim. Ekim ayına daha çok zaman var en iyisi biraz oyalanayım ve yazmaya devam edeyim. Umarım içerik yararlı olmuştur. Yorumlarınızı bekliyoruz.
Kaynaklar:
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3179583/
- http://thepsychologist.bps.org.uk/volume-25/edition-8/experiencing-time-daily-life
- Bilim ve Teknik Dergisi – Mayıs 2019 Sayısı